3 Ocak 2018

Günde 8 saat internetteyiz



Yapılan araştırmaya göre halkımız gün içerisinde ortalama 8 saat teknolojik ürünlerle vakit geçirirken, bu sürenin ortalama 4 saatini ise sosyal medyaya ayırıyor.
Teknolojik ve bilimsel araştırmalar daha çok insanoğlunun ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirilirken, bugün gelinen noktada ise teknoloji artık insanlar esir almaya başladı.
NG Araştırma şirketi, teknolojinin insanlar üzerindeki etkileri, tüketim alışkanlıkları ve teknolojinin insanlık için oluşturduğu gelecek beklentisi ile bir araştırma yaptı.
Araştırmada çıkan sonuca göre katılımcıların birçoğu teknolojik gelişmeleri yakından takip ederken, kendilerini de teknolojik ürünlerin kullanımında oldukça yetkin olarak değerlendiriyor. Öyle ki, araştırmaya göre halkımız gün içerisinde ortalama 8 saat teknolojik ürünlerle vakit geçirirken, bu sürenin ortalama 4 saatini ise sosyal medyaya ayırıyor.

TEKNOLOJİ EĞİTİMİ YETERSİZ

Katılımcılara teknolojiyi ne ile özdeşleştirdikleri sorulduğunda ise büyük oranda ‘’telefon’’ cevabı verildiği görüldü. Hatta, teknolojik bir ürün geliştirmeyi hayal etmeleri istendiğindeyse yine görüldü ki geliştirmelerin çoğunun odak noktasında telefon yer alıyor.
Araştırmada çıkan bir diğer sonuç, gerçek hayattaki durumla çelişkili olması açısından şaşırtıcı. Çocuklar 3 yaşını doldurana kadar teknolojiyle tanışmaması gerektiği, hemen hemen herkesin hemfikir olduğu bir nokta olarak karşımıza çıkıyor. Çocukların çoğunlukla ilkokulla beraber teknolojiyle tanışmasının daha uygun olacağı düşünülse de her 3 kişiden 2’si okullarda verilen teknolojik eğitimi yeterli bulmadığını da belirtiyor.
Her 10 kişiden 7’si, üründen ürüne değişebilmekle beraber genel olarak teknolojik ürünlerin sosyal statü göstergesi olduğunu düşünüyor.

ROBOTLAR İŞSİZLİĞİ ARTIRACAK

İnsanlar teknolojik gelişmeleri faydalı bulsalar da her 10 kişiden 3’ü gelişen teknolojinin bize getirdiği gelecekten korktuğunu belirtiyor.
Ankette, teknolojik değişimlerin getirdiği gelecekle ilgili beklentiler de soruldu. Yapay zeka daha ileri düzeylere geldiğinde, robotların günlük yaşamda insanlara göre daha baskın bir şekilde yer alması, genel beklenti olarak karşımıza çıkıyor. Yine bu durumla alakalı olarak her 4 kişiden 3’ü bu durumun işsizliğin artmasına sebep olacağını düşünüyor.

2 Ocak 2018

Türkiye MR çekiminde dünya birincisi oldu


Türkiye manyetik rezonans (MR) görüntüleme uygulamasında dünyada birinci olurken, bilgisayarlı tomografide ise sekizinci sırada yer aldı.


Medya takip kuruluşu PRNet, Türkiye’nin sağlık haritasıyla ilgili medya araştırması gerçekleştirdi. PRNet’in OECD’nin son verilerinden ve medyada gerçekleştirdiği incelemelerden elde ettiği bilgilere göre, Türkiye manyetik rezonans(MR) uygulamasında dünya genelinde birinci, bilgisayarlı tomografi (BT) uygulamasında ise dünyada sekizinci sırada bulunuyor. Türkiye’de yılda bin kişiden 143’üne MR çekimi yapılırken, bu rakamı binde 114’le Almanya, 110 çekimle İngiltere, 96 çekimle Fransa takip etti. En az MR ise binde 15’le Şili’de çekildi.

MEDYADA EN ÇOK KONUŞULAN KONU OLDU

Ajans Press’in medya verilerini incelediği araştırmada, 2016 yılında sağlık  konulu 504 bin 341 yansıma tespit edilirken, bu rakam 2017’de 600 bin’in üzerine çıktı. Son iki yıl içerisinde sağlık harcamaları 10 bin’in üzerinde habere konu olurken, son yıllarda gözde hale gelen sağlık turizmi 43 bin 319 haberle medyada adından söz ettirdi. Medyada sağlık başlıklarında çıkan haberlerde dikkat çekici ayrıntılar belirlenirken, bir aile hekimine 3 bin 267 kişinin düştüğü bilgisi kuşkusuz en dikkat çekici sağlık başlıkları arasında yer aldı; MR’da dünya birinciliğinin yanında, Türkiye antibiyotik kullanımı ve sezeryanla doğumda da liderliği göğüslerken bu başlıklar da medyada en çok konuşulanlar arasında yer aldı.

1 Ocak 2018

Hiç kimsenin yememesi gereken 6 yiyecek


Sağlıklı yaşam için bu 6 şeyden uzak durmalıyız.


  • Hiç kimsenin yememesi gereken 6 yiyecek
  • Trans yağlar
  • GDO’lu yiyecekler
  • Yüksek früktozlu mısır şurubu
  • Yapay tatlandırıcı
  • Şeker
  • Monosodyum glutamat

Hoş Geldin 2018




Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle tüm okurlarımızın yeni yılı kutlu olsun.

31 Aralık 2017

2017'nin en etkileyici buluşları


Yılın en iyi 10 teknolojik buluşu, tıp, elektronik, fizik, kimya ve mühendislik alanlarında gerçekleştirildi.


Yılın en büyük 10 buluşu arasında gösterilen kolon kanser tedavisinde yüzde 100 başarı elde edilmesini sağlayan üç etaplı radyoimmünoterapi yöntemi, bilim dünyasında yeni kapıları araladı. Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Kimya Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ural Akbulut, uluslararası dergiler Science ve Nature ile önemli bilimsel konferanslar gibi kaynaklardan, 2017'de dünya bilim dünyasında yaşanan önemli gelişmeleri, yüzlerce buluş arasından derledi. 
Buna göre, 2017'nin en etkileyici buluşları arasında, ABD Massachusetts Institute of Technology'de (MIT) Prof. Dr. Xuanhe Zhao ve ekibinin 3D yazıcıda genetiği değiştirilmiş canlı hücreleri mürekkep gibi kullanarak üç boyutlu baskı yapmayı başarması oldu. 
Araştırmacılar, suda çözülebilen bir polimer, su ve besinle hazırladıkları hidrojelin içine bakterileri ekleyip yazıcının haznesine doldurdu. Yazıcıda elde edilen şekildeki çizgiler, 30 mikron kalınlığındaydı. Bu teknikle, giyilebilir sensörlerin üretilmesinin düşünüldüğü açıklandı. Kullanılan hücreler uygun şekilde programlanarak çevre kirliliği yaratan kimyasalların algılanabileceği belirtildi. Çalışma, Advanced Materials dergisinde yayımlandı. 

ÜÇ ETAPLI RADYOİMMÜNOTERAPİ İLE KOLON KANSER TEDAVİSİ

ABD'de MSK Kanser Merkezi ve MIT'nin ortak çalışması sonucunda geliştirilen üç etaplı radyoimmünoterapi tekniğiyle toksik bir etki olmaksızın kolorektal kanser tedavisinde yüzde 100 başarı elde edildi. Bu çalışmada, A33 tümör antijenine özgü bir antikor, lütetiyum-177 kompleksi ve özel bir organik bileşik kullanılarak glikoprotein A33 (GPA33) hedeflendi. Araştırmacıların geliştirdiği özel organik bileşiğin önemli bir rolü olduğu açıklandı. 
Araştırmacılar, bu bileşiğin kanser hücrelerini bulup ardından da onları yok ederek kanseri tedavi ettiğini belirtti. Hayvan deneylerinde başarılı olan bu yöntemin insanlara uygulanabilmesi için çalışmaların başlatıldığı belirtildi. Çalışma, The Nuclear Medicine dergisinde yayımlandı. 

SOĞUK ALGINLIĞINI TEDAVİ EDECEK VİRÜSÜN KODU ÇÖZÜLDÜ

Leeds, York ve Helsinki üniversitelerindeki araştırmacılar, soğuk algınlığının kesin tedavisinin çok yakın olduğunu açıkladı. Açıklamada, insan parechovirüsünün genetik kodu çözüldüğü için soğuk algınlığının tek bir ilaçla tedavi edilebileceği belirtildi. Buluş ile virüslerin kendilerini yenilese bile tek bir ilaç tasarlanarak soğuk algınlığının tedavi edilebileceğini gösterdiği vurgulandı. Yeni ilacın sentezlenerek testler tamamlandıktan sonra kullanılmaya başlaması için 10 yıl gerektiği aktarıldı. Çalışma, Nature Communications dergisinde yayımlandı. 

DENİZ SUYU TATLI SUYA DÖNÜŞTÜRÜLDÜ

Daha önce grafen oksit membranlar kullanılarak bazı moleküller ve büyük boyutlu tuzlar filtrelenebilmişti. Ancak 2017'de ilk kez Manchester Üniversitesinde deniz suyundaki tuzlar, grafen oksit filtreyle filtrelenerek saf su elde edildi. Prof. Dr. R. R. Nair, bu sistemi bir evin ihtiyacını karşılayacak boyutta ve düşük bir maliyette üretecek tesisler kurulmasını hedeflediklerini açıkladı. Açıklamada, bu gerçekleşirse gelişmemiş ülkelerde susuzluk çeken ailelerin temiz içme suyuna kavuşabileceği vurgulandı. Çalışma, Nature Nanotechnology dergisinde yayımlandı. 

BİR HÜCRENİN ÜZERİNDEKİ VİRÜSÜ GÖSTEREN MERCEK

Vanderbilt Üniversitesinde Doç. Dr. J. Caldwell, boron nitrür kristallerini kullanarak canlı hücreleri ve üzerlerindeki virüsleri gösteren bir hiper mercek geliştirdi. Bor nitrür kristali ile yapılan hiper mercek, nano boyuttaki canlı organizmaları inceleme olanağını doğurdu. Araştırmacılar, merceğin insan saçının üç binde birine karşılık gelen 30 nanometre boyuttaki objeleri görüntüleyecek şekilde geliştirileceğini açıkladı. Çalışma, Nature Materials dergisinde yayımlandı. 

YARI İLETKENLERLE KAPLANAN BAKTERİLER, GÜNEŞ IŞINIYLA YAKIT ÜRETTİ

Berkeley ve Harvard üniversiteleri araştırmacılardan Dr. P. Yang ve Dr. K. Sakimoto, bakterilerin dış yüzeyini yarı iletken madde ile kaplamayı başardı. Bu bakteriler, güneş enerjisini emerek yakıt olabilecek organik madde üretti. Bu çalışmada, bazı bakterilerin kadmiyum gibi ağır metalleri kükürtlü bileşiklere dönüştürme özelliğinden yararlanıldı. Araştırmacılar, besin ekledikleri suda bakterileri çoğalttıktan sonra karışıma kadmiyum tuzu kattıklarını ve bir süre sonra bakterilerin yüzeyinin kadmiyum sülfürle kaplandığını açıkladılar. Yüzeyi kadmiyum sülfürle kaplı bakteriler, güneş ışınları yardımıyla su ve karbondioksitten asetik asit üretti. Asetik asit üretimindeki veriminin yüzde 80 olduğu açıklandı. Çalışma, Washington'daki ACS Konferansı'nda sunuldu. 

MİKROBİYAL YAKIT PİLİNDE YENİLİK

SUNY-Birmingham Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. S. Choi, birbirine destek veren iki ayrı bakteri türünü kullanarak yeni bir mikrobiyal yakıt pili geliştirdi. S. Choi, iki tür bakterinin olduğu çözelti güneş ışınları altındayken, çözeltiye biraz besin eklediklerini açıkladı. Besin eklenince, heterotrofik bakteriler çoğalıp karbondioksit üretmeye başladı. Karbondioksit, fototrofik bakterilerce kullanılmaya başlanıp simbiyotik bir düzen kurulunca S. Choi, heterotrofik bakterilere besin eklemeyi kesti. Pil, besin eklemeye gerek kalmadan 13 gün çalıştı ve 8 mikroamper/santimetrekare akım üretti. Çalışma, Power Sources dergisinde yayımlandı. 

BİYOMOLEKÜLLERİ YAKALAYAN GRAFEN CIMBIZ

Minnesota Üniversitesinden Prof. Dr. Sang-Hyun Oh ve ekibi, grafenden yaptıkları elektronik sistemle, bir çözelti içindeki biyomolekülleri tek tek yakalamayı başardı. Araştırmacılar, bu sistemin ilerde bazı hastalıkların teşhisi için kullanılabileceğini aktardı. 
Sistemin küçüklüğü ve bir voltla çalışıyor olması nedeniyle cep telefonu yardımıyla kullanılabileceği vurgulandı. Nano boyuttaki bu grafen cımbız, hafniyum dioksit adlı yalıtkan maddenin bir yüzüne metal elektrot, diğer yüzüne de grafen yerleştirilerek üretildi. Araştırmacılar, çözeltideki biyomolekülleri yakalamak için en keskin uçlu malzemenin kullanılması ve bu uca yüksek elektrik akımı gönderilmesi gerektiğini ifade etti. 
Dünyadaki en ince malzeme olan grafenin, en keskin kenarlara sahip olduğu için tercih edildiği belirtildi. Grafenin kenarları sadece bir atom kalınlığında olduğu için bu kenarda santimetrekareye düşen akımın seviyesi, bir voltluk güç kaynağı ile istenilen yüksek düzeye ulaştı. Çalışma, Nature Communications dergisinde yayımlandı. 

OPTİK BİLGİSAYARIN ÖNÜ AÇILDI

Imperial College'da, optik bilgisayarı yapabilmek için gereken bir teknik geliştirildi. Üniversiteden Dr. M. Nielsen ve ekibi, silisyum bir tabakanın üzerini MEH-PPV adlı bir polimer (plastik) ile kapladı. Ardından da polimerin üzerini altınla kaplayarak ışınların birbirleriyle çok kısa mesafelerde etkileşmesini sağlayan bir elektronik yonga yapmayı başardı. Optik bilgisayarların önünü açan bu çalışma, Science dergisinde yayımlandı. 

MIT’TE ÜÇ BOYUTLU GRAFEN ÜRETİLDİ

MIT'te yapılan çalışmalar, grafen hakkındaki bazı bilgilerin yanlışlığını kanıtladı. Prof. Dr. Z. Qin, grafenin normal koşullarda sanıldığı gibi en güçlü malzeme değil, yoğunluğunun da havadan düşük olmadığını açıkladı. Araştırmacılar, grafenin üç boyutlu yapısını model alarak, farklı malzemelerden 3D yazıcıyla ürettikleri plastik malzemelerin de normalinden daha güçlü hale geldiğini açıkladı. Çalışma, Science Advances dergisinde yayımlandı. Kaynak-Dünya Bülteni

Resfebe Nedir ?

Resfebe; harf, sayı ve resimlerin bir arada kullanılarak bir kelimeyi bulmaya dayanan zeka oyunudur.
Resfebe ismi, “resim” ve “alfabe” kelimelerinden üretilmiştir.

Resfebe Oyunları

Resfebe oyunları, zeka gelişiminde önemli bir yere sahiptir. Harfler ve rakamlar ya da resimlerle bağ kurulmasını teşvik eden resfebe, aktif düşünme süreçlerini de hızlandırmaktadır.

Resfebe Örnekleri

En bilinen resfebe örneklerinden biri C1’dir. Bir harf ve bir rakamdan oluşan bu resfebe, yalnızca harf ile yazıldığında, ortaya “cebir” çıkar.

Örnek:


Bu örnekte, hem resimler hem de harfler kullanılmış. Bir el resmi, Dİ harfleri, ters dönmüş ev resmi ve N harfi var. Bunu resfebeye göre düşünürsek, ortaya çıkan kelime şu olur:

el + Dİ + ev +N

ev resimde ters döndüğü için, harfleri ters çevirmemiz gerekir: “ve”

el + Dİ + ve +N= eldiven

Resfebe oyunlarını yaymak için birçok resfebe yarışması da düzenlenmektedir. Ayrıca resfebe okullarda da öğrencilerin zeka gelişimine katkıda bulunmak amacıyla kullanılmaktadır.

30 Aralık 2017

Yeryüzündeki Bitki Örtüsünün Dağılımını Etkileyen Faktörler



Yeryüzündeki bitkilerin dağılımında yer şekilleri, iklim, beşeri özellikler ve toprak özelliklerinden dolayı farklılıklar bulunur. Bu faktörlerin etkileri sonucunda, yeryüzündeki bitkilerin dağılımı da çeşitlilik gösterir.


Yer Şekillerinin Etkisi
Bitki türleri ve dağılımı üzerinde yeryüzü şekillerinin etkisi bulunur. Dağ sıraları, bunların uzanışı, eğimi ve yükseltisi bitki örtüsü üzerinde etkilidir. Yükseltiye bağlı olarak bitki örtüsü de değişkenlik gösterir. Nemli rüzgarlara bakan yamaçlar yoğun yağış alır. Haliyle, bol yağış alan yamaçlardaki bitki örtüsü gür ve çeşitlidir. Eğime bağlı olarak yamaçlardaki bitki örtüsü değişkenlik gösterir.

İklimin Etkisi
İklim bitki örtüsünü direkt olarak etkileyen faktörlerdendir. Yağış alan bölgelerdeki bitki örtüsü gürdür. Kurak bölgelerdeki bitki örtüsü ise seyrektir. Çöllerde sadece çok kurak bölgelerde yaşayabilen seyrek bazı ot ve çalılara rastlanır. Bitkilerin gelişip, serpilebilmesi için sıcaklık da önem taşır. Derece düştükçe, örneğin kutup bölgelerinde ve dağların yüksek kesimlerinde, bitkiler cılızlaşır. Sıcak ve orta kuşaktaki bölgelerde ise, yağış yeterli oranda ise bitki örtüsü coşar.

Toprağın Etkisi
Bitkiler besinlerini topraktan sağladıkları için, toprak da bitkilerin gelişiminde büyük önem taşır. Bitkiler kökleriyle toprağa tutunur. Haliyle, toprağın dokusunun sık veya gevşek oluşu ve toprağın yapısı, yani killi, kumlu veya kalkerli oluşu da bitkileri etkileyen faktörlerdendir.

Beşeri Özelliklerin Etkisi
Tarih boyunca yeryüzündeki bitki örtüsünü tahrip eden çeşitli olaylar meydana gelmiştir. Savaşlar, orman yangınları, yol yapımı, orman alanlarının imara açılması, insanların yakacak ihtiyacı, tarım alanları açılması ve sanayileşme gibi çeşitli sebeplerle yeryüzündeki bitki örtüsü zarar görmüş ve yok edilmiştir.

Tüm bu faktörler, yeryüzündeki bitkilerin çeşitliliğini ve dağılımını olumlu ya da olumsuz olarak etkiler. Bitkiler, yeryüzünün akciğerleridir ve insanların geleceği için çok büyük önem taşırlar. Bu derece önemli olan bitkilere sahip çıkılması ve bitki çeşitliliğinin ve yoğunluğunun mümkün olduğunca arttırılarak, muhafaza edilmesi gerekir.

29 Aralık 2017

WhatsApp yeni yıldan itibaren bazı telefonlarda çalışmaycak


WhatsApp kullananlara kötü haber. İletişim devi WhatsApp, kullanıcılarına kötü haberi verdi.


Whatsapp son dönemde birçok değişikliğe imza attı. Bu sayede mesajlaşma uygulaması popülerliğini popülerlik kattı. Ancak eski sürüm cep telefonları yeni bazı özellikleri güncellerken sorun yaşıyor. Donanımları yetersiz olan telefonlar için Whatsapp, desteğini çekeceğini açıkladı ve önce 30 Haziran 2017 olarak verdiği tarihi daha sonra 31 aralık 2017 olarak değiştirdi.

WHATSAPP KULLANAMAYAN TELEFONLAR

WhatsApp'in resmi bloğundan yapılan açıklamada artık bazı Android, IOS, Windows, BBOS ve Symbian işletim sistemini kullanan cihazların 30 Haziran itibariyle WhatsApp'ı kullanamayacağı duyurulmuştu.
Bu cihazlara güncelleme desteği 2016'nın bitimiyle zaten sona ermişti. Ancak daha sonra WhatsApp süreyi uzatarak 30 Haziran 2017'ye çekmişti. Whatsapp yeni aldığı kararla üç model için bir kez daha ertelemeye gitti. Buna göre Nokia S40, BlackBerry OS ve BlackBerry 10 için verilen destek tarihi 31 Aralık 2017'ye kadar sürecek. Yani sadece 13 gün kaldı.
Öte yandan aşağıdaki modeller ise 30 Haziran 2017 tarihi itibariyle WhatsApp kullanamayacak:
Nokia Symbian S60
Nokia S40 (Bazı kaynaklarda desteğin 31 Aralık 2018'e kadar uzatıldığı ifade ediliyor)
Android 2.1
Android 2.2
Windows Phone 7.+1
iPhone 3GS (iOS 6)
WhatsApp bu telefonları ya da işletim sistemlerine sahip kullanıcılarına eğer güncellenebiliyorsa işletim sistemini güncellemelerini ya da cihazlarını yeni modellerle değiştirmelerini tavsiye etti.
Açıklamada bu kararı alırken çok zorlandıklarını da belirten WhatsApp yetkilileri üst işletim sistemleriyle kullanıcıların WhatsApp'ten tam olarak faydalanabileceklerini hatırlattı.

Harita Bilgisi

Görsel: Harita Genel Komutanlığı


Yeryüzünün tamamının veya bir bölümünün kuş bakışı görünüşünün belirli bir oranda küçültülerek bir düzlem üzerine aktarılmasına ‘harita’ denir.

Bir çizimin harita olarak kabul edilebilmesi için şu özelliklere sahip olması gerekir:


  • Ölçeği olmalı
  • Bir düzleme aktarılmış olmalı
  • Kuş bakışı görünüşle çizilmiş olmalı
  • Harita anahtarı (lejant) olmalı


Ölçek Nedir ?

Bir yerin haritası çizilirken, o yerin gerçek boyutları ile kağıda aktarılması mümkün değildir. Bu nedenle, belirli oranda küçültülerek çizilir. Haritalardaki bu küçültme oranına ‘ölçek’ denir.
Örnek olarak; bir haritanın ölçeği 1/200.000 ise, bu o yerin 200.000 kez küçültülerek kağıda aktarıldığını gösterir.
Haritalarda kullanılan ölçekler iki çeşittir.

      Kesir Ölçek

Küçültme oranının kesirli sayı olarak ifade edildiği ölçek türüdür. Pay haritadaki uzunluğu, payda ise gerçek uzunluğu ifade eder.

Haritadaki Uzunluk/Gerçek Uzunluk

Örnek: 1/200.000

1 cm: haritadaki uzunluk

200.000: gerçek uzunluk

      Çizgi Ölçek

Harita üzerindeki uzunlukların gerçekte ne kadar olduğunun bir doğru üzerinde gösterildiği ölçek çeşididir. Başka bir uzunluk değeri belirtilmediği takdirde, çizgi ölçekteki her bir aralık (çentik) 1 cm olarak kabul edilir ve verilen gerçek uzunluk değerine oranlaması yapılır.



Haritanın ölçeği sayesinde gerçek mesafeleri hesaplamak mümkün olur. Haritalar da kendi içlerinde ‘coğrafi haritalar’ ve ‘fiziki haritalar’ olarak ikiye ayrılır.

28 Aralık 2017

Kaşık Neden Görüntümüzü Ters Yansıtır ?



Kaşık, ışığı yansıtır ancak bunu ters şekilde yapar. Bu yüzden, kaşığa yansıyan bir nesne daima ters görünür. Bunun sebebi, kaşığın biçiminden kaynaklanır.

Farklı Ayna Türleri

Oval bir şekli olan kaşık, ışığı ters şekilde yansıtır. Bu nedenle de, kaşıktaki görüntümüz ters çıkar. Kaşık gibi farklı ayna türleri vardır. Örneğin çukur bir ayna görüntüyü uzatarak yansıtır. Bu nedenle çukur aynaya baktığımızda kendimizi ve dünyayı çok ince görürüz. Bunun tam tersi olan şişkin bir aynaya baktığımızda ise kendimizi şişmanlamış olarak görürüz.

Çölde Serap Görmek

Çölde serap görmenin temel nedeni de ışığın yansıma biçimidir. Işık ve yüzey nedeniyle, uzaktaki cisimleri çok yakında; yakındakileri de uzakta görebiliriz.